19,0899$% 0.19
20,5944€% 0.4
1.209,13%-0,21
2.004,00%-0,83
531489฿%0.89737
33542Ξ%-0.09987
Tim Sektörler Konseyi Maden Sektörü Başkanı ve Temmer Marble Yönetim Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya, Maden Sektörünün Gelişimini ve Geleceğini Afyon Post’a anlattı.
Gelecek yüzyılın ‘ham maddesi’ madenlerde
TİM Sektörler Konseyi Maden Sektörü Başkanı ve Temmer Marble Yönetim Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya;
Ülkemizde giderek artan maden karşıtlığı bir kenara dursun, yakın gelecekte gündelik hayatımızın vazgeçilmez unsuru bana göre madenler olacak. Nedenine gelecek olursak;
Teknolojinin gelişmesi ile uranyum, toryum, titanyum, zirkonyum ve molibden gibi birçok nadir toprak elementine olan ilgi daha da arttı.
Diğer yandan iklim değişikliği politikaları doğal olarak yenilenebilir enerji kaynaklarına olan ilgiyi ve talebi artırdı. Başta solar paneller, rüzgar türbinleri ve elektrikli araçların piyasaya daha fazla girmesi ile birlikte özellikle bakır, lityum, kobalt ve nikel gibi kritik mineraller temiz enerjiye geçişte kilit rol oynayacaklar. Uluslararası Enerji Ajansı’nın yayınladığı bir rapora göre bu saydığımız kritik minerallere olan talep 2040 yılına gelindiğinde günümüze oranla tam 6 kat artacak. Detayları incelediğimizde 2040 yılında lityuma olan talep 42 kat artacak. Kobalta olan talep ise yine bu çalışmaya göre tam 19 kat artacak. Sonuç olarak temiz enerji kritik madenlerin ve minerallerin üzerine inşa edilecek.
Yeni nesil teknolojilerle birlikte en çok öne çıkan unsur kuşkusuz bataryalar. Gerek elektrikli araçlar, gerek drone teknolojileri gerekse de iletişim aygıtlarında gün geçtikçe daha uzun ömürlü, daha hafif ve daha güçlü batarya teknolojileri önem kazanacak. Bu noktada özellikle başta lityum olmak üzere beraberinde verimliliği artıracak olan nikel ve kobalt ciddi kritik öneme sahip. Diğer taraftan daha fazla enerjinin dağıtımı ve daha fazla elektrik motoru ile birlikte bakır vazgeçilmez bir kritik maden olacak. Önemli bir nokta; yine uzmanların tahminlerine göre önümüzdeki 2 yıl içerisinde bakırın tonunun 15 bin dolar seviyelerine geleceği öngörülüyor. Kritik minerallerin dünya rezervleri ihtiyacı karşılayacak durumda. Talep arttıkça, ar-ge çalışmalarının da hız kazanmasıyla, lityum dışında arz da artacaktır.
Peki neden lityum dışında? Lityum açısından gelecek dönemde arz sıkıntısı yaşanacağı ve fiyatların artacağı tahmin ediliyor. Şu anda küresel çapta en büyük üretici konumunda olan Avustralya üretimini üç kat arttıracak. ABD, Kanada ve Şili gibi ülkelerin de oyuna daha fazla girecek olmasına rağmen üretimin talebi karşılamakta zorlanacağı ve fiyatların artacağı öngörülüyor. Üretimi ve ihracatı odak noktasına alan Türkiye lityumda ihracatçı ülke olabilir. Diğer taraftan dünya bor rezervlerinin yüzde 73’ünün ülkemiz sınırları içerisinde yer aldığını unutmamak gerekiyor. Ülkemizde lityum rezervleri ikincil kaynaklardan üretiliyor. Rezerv açısından çok zengin olduğumuz bor artıklarından üretilen lityum ilk olarak Eskişehir ETİ Bor Tesisler’in de deneme üretimlerine geçen sene başladı. İlk etapta 10 ton olarak üretime başlayacak olan tesis daha sonra 600 ton ve devamında da daha yüksek kapasitelerde lityum üretimine devam edecek.
Nadir toprak elementlerinde söz sahibi ülkelere bakacak olursak; kobalt dünyada en çok Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nden çıkıyor. Kongo’yu Avustralya, Belçika, Brezilya ve Çin gibi ülkeler takip ediyor. Bakır ise dünyada en fazla Şili’de çıkartılıyor. Bunu sırasıyla Çin, Peru, Amerika, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Avustralya ve Rusya takip ediyor. Nikelde ise Avustralya, Brezilya ve Rusya neredeyse dünya rezervinin yarısına sahip. Lityumda ise yine Güney Amerika ülkeleri önemli bir rezerv kaynağını ellerinde bulunduruyorlar. Bolivya, Arjantin ve Şili önemli kaynaklara sahipler. Yukarıdaki satırlarda belirttiğim gibi Avustralya ise dünyada en büyük üretici durumunda.
Ülkemiz maalesef kobalt kaynakları açısından çok zengin bir ülke gibi gözükmüyor. Nikel kaynakları açısından incelediğimizde ise özellikle Çal Dağı’nda bir potansiyelimiz olduğu biliniyor. Unutulmamalı ki ar-ge çalışmaları ile birlikte muhakkak daha fazla potansiyele ulaşılacaktır. Özellikle nikele olan talebin dünyada artması ile birlikte ülkemizde de son dönemlerde arayışlar revaçtadır.
2021’de kendi rekorunu kırarak 6 milyar dolar ihracata imza atan, ithal girdi oranının toplam ihracat içerisindeki payı yüzde 10 olan ve ülkemize daha fazla döviz girdisi sağlamak için ter döken sektörümüzün gelişiminin önünde önemli bir engel var; maden karşıtlığı.
Kamuoyunda madenlere karşı öyle insafsız, öyle önyargılı bir duruş ve baskı var ki, bu durum kamu görevlilerini ve bürokratları da baskı altında bırakıp mevzuatı zorlayıcı yorumlar ile negatif kararlar almalarına dahi sebebiyet vermeye başlamıştır. Biz bunları yaşarken; Çin Halk Cumhuriyeti sadece kendi ülkesindeki rezervleri çıkartmakla değil dünyadaki kritik tüm madenlere de aramaya bulmaya ve çıkartmaya yönelik büyük bir plan ve strateji çiziyor.
Unutulmamalıdır ki yarının ‘temiz dünyası’ madenler sayesinde inşa edilecek.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.